OPERANIN DAHİYANE SESİ; PAVAROTTİ

Modern opera dendiğinde akla ilk gelen isim olan Luciano Pavarotti, İtalyanların en ünlü tenorudur aynı zamanda. Opera çok eski çağlarda beri hayatımızda olan bir sanat. Ancak tüm dünyaca bilinmesi ve sevilmesinin arkasındaki asıl gücün Pavarotti olduğunu söylesek yanılmış olmayız. Dünyanın bildiği ve tanıdığı ünlü sanatçı, İtalya’nın operaya kattığı en dahiyane isimdir.

Pavarotti’nin Yaşamı

Luciano Pavarotti, 1935 yılında İtalya Modena’da dünyaya gelmiştir. Babası da amatör tenor olan Pavarotti, küçükken kaleci olma hayali kuran bir çocuktu. Ancak bu çocuklu hayali çok uzun sürmedi ve 7 yıl ses eğitimi olarak babası gibi opera sanatçısı olmaya karar verdi. Operaya büyük ilgi duyan küçük Pavarotti’nin, dönemin ünlü sanatçı ve aktörlerini aynı karşısında taklit etmesi en çok zevk aldığı konulardan biriydi. Özellikle Mario Lanza, Pavarotti’nin en sevdiği isimlerden biriydi. Sanatçı olma yolunda feyz aldığı isimler arasında Beniamino Gigli, Enrico Caruso ve Giuseppe Di Stefano gibi ünlü isimler bulunur. Ses eğitimi alıp sanatçı olmaya karar verse de futbol ve kalecilik Pavarotti’nin hobileri arasında hep olmuştur.

Pavarotti ailesiyle birlikte 2. Dünya savaşı nedeniyle şehirden uzaklaştı. Bir kırsalda yaşamaya başladılar ve bir süre çiftçilik yaptılar. Okulunu bitirip mezun olan Pavarotti ailesinin ısrarı ile öğretmen olmuştur ve bir süre öğretmenlik yapmıştır. Ancak sevgisi ve sanatçı olma isteği babasının da ikna olmasını sağlar ve Pavarotti 19 yaşında ciddi bir ses eğitimi almaya başlar. Profesyonel bir tenor olan Arrigo Pola Pavarotti’yi operaya hazırlana ilk isimlerdendir. Pavarotti’nin aldığı eğitimler sonuç verir ve 1955 yılında Modena’daki erkekler korosunda, Uluslararası Eisteddfod’da birincilik ödülünü kazanır. İçinde opera sanatçısı olma isteği hep bulunan Pavarotti aldığı ödül ile daha da hırslanır ve yolunda emin ve sağlam adımlarla ilerlemeye karar verir.

Her şey yolunda giderken elbette ki aşk hayatında da gelişmeler yaşadı Pavarotti. 1961 yılında Adua Veroni ile hayatını birleştirdi. Evlilik hayatı boyunca da mutlu olan ünlü isim kariyerinde adım adım ilerlemeye adını duyurmaya bu dönemlerde de hız kesmeden devam etti.

Operayı Dünyaya Sevdirme Serüveni

Opera, güçlü sesler isteyen ve sabırla yapılan bir sanattı bir nevi. Pavarotti gibi ünlü isimlerin güçlü seslerinin içlerinde tutamadıkları çığlıkları notalara dökülerek dünyaya yön veren bir sanat oluşturdu. Opera her ne kadar eski bir sanat dalı olsa da Pavarotti ile birlikte dünyada bilinmeye başladı. Bundan dolayı Pavarotti için modern operaya yön veren isim yakıştırması yapılır. Elbette opera ses tellerini de etkiler ve bu etkiler ne yazık ki Pavarotti’te de kendini gösterdi. Verdiği bir konserden sonra ses tellerinde nodül oluşan dahiyane isim, şarkı söylemeyi ve operayı bırakmaya karar verdi. Ancak iyileşmesi ile birlikte bu karar da ortadan kalktı.

Sanat yaşamı boyunca ödüller biriktiren Pavarotti insani yönü ile de dikkatleri üzerine çekmeye hayatı boyunca devam etmiştir. Verdiği bağışa yönelik konserler, başlattığı yardım kampanyaları ile özellikle Bosna Hersek savaşında yakınlarını kaybedenlere yardım eden isim sanatının yanında iyi huyu ile de sevilmiştir. Pavarotti her yıl düzenli olarak Modena’da yapılan “Pavarotti ve arkadaşları” adındaki yardım konserlerinde sunuculuk yapmıştır ve şarkı söylemiştir. Bu konserlerde toplanan yardımlar Bosna, Guatemala, Kosova ve Irak’taki savaş mağdurları ve aileleri için kullanılmıştır. Pavarotti’nin şu sözleri yaptığı yardımları en iyi açıklayacak cümleler olmuştur; “ Ben politikacı değilim, ben bir müzisyenim. İnsanların keyiflerini yerine getirecek ve onları yeniden hayata döndürecek bir yer verme telaşındayım. Birinin ruhunu canlandırmak zorundaysanız, ona o ruhu verin. O zaman her şeyi yapmış olursunuz.” Bosna savaşından sonra Mostar’da Pavarotti Müzik Merkezi kurulmuştur. Bu merkezin amacı ise sanatçıların kendilerini geliştirmesi konusunda onları desteklemektir.

Luciano Pavarotti, 6 Eylül 2007 tarihinde pankreas kanseri sonucu yaşama veda etmiştir. Ardından ise operaya gönül vermiş gençlere meşhur eserler, izlenecek yol ve umut vaat eden bir serüven bırakmıştır.

Default image
Otomatik Portakal

Leave a Reply